16 Ocak 2010 Cumartesi

ÇOK ALIŞILDIK BİR KAVAK KESİM HİKAYESİ

(Bu olay tamamı ile gerçektir).


Zannedersem yaklaşık bir ay önce idi; o gün araba ile işe gidiyordum. Geçtiğim yol üzerinde bulunan fırından ekmek almak üzere kenara yanaşıp durmuştum ki yaklaşık 1-1.5 m ilerideki kavağın üzerinde birilerinin ellerinde testere ile dalları tek tek kestiğini ve aşağıda da ufak bir kalabalığın toplandığını gördüm.

Olay sırasını şu an tam hatırlayamadım nedense ama, gruptan birileri bana seslenerek, “arabanızı alın oradan ağaç oraya düşecek” dediler. Şansa bakın 2 dakikalık durmak için bile tam da arabayı nereye park etmişim! Ben kavağı buduyorlar mı kesiyorlar mı acaba soruları sorarken gelen bu açıklama cevabı da veriyordu tabi.

Ağacın yakınında görevli olduklarını anladığım kişilere giderek ağacı neden kestiklerini sordum. Bana, ileride takım elbise giymiş düzgün giyimli birini göstererek “bakın müdürümüz orada, gidin ona sorun” dediler.

Gösterilen kişinin yanına giderek kim olduğunu ve aynı soruyu ona da sordum. Karşıdaki B.Ş.B.Koruma Dairesinde ilgili birim müdürü olduğunu söyleyerek bilinen bütün bilindik gerekçeler sıralandı. Ben “biliyorum neden kestiğinizi ama valilikçe çıkarılan o genelge,yazı yanlış ve gerekçeler doğru değil dedim” . Müdür, “hayır öyle bir yazı ve genelge yok” dedi ısrarla .

Ona yazı ve gerekçelerin yanlışlığını anlatmaya ve bu işin genelde birinin şikayeti ile olduğunu ve kimin şikayet ettiğini söylemesini rica ettim. Bana, şikayet yok” dedi.Tam bu sırada bir bey gelerek o da benim söylediklerimin yanlışlığı konusunda beni ikna etmeye ve hatta sesini yükselterek baskıya başlamasın mı! ….

Bu durumu önlemek için müdürle diğer tarafa geçtiğimizde bu bey de peşimizi bırakmayıp önce biraz söylemlerine devamla bizi takip etti ama… Ben müdüre, “ağacın riskli taraflarını varsa, gözden geçirip budamalarını söyledim. Müdür, “ bakın ben ziraat mühendisiyim, ağaç gerçekten kurumuş, bizde aslında ağaçları kesmeye değil korumaya çalışıyoruz…” şeklinde uzunca bir konuşma yaptı. Bu arara hemen oradaki bir apartman sakini olduğunu anladığım bayan, lütfen inanmayın…, bakın şuradaki akasyaya zarar vermeyin, ona ben her gün çok dikkatli bakıyorum” demeye başladı. Müdür de “o ağaçla ilgili de elektirik idaresi ile sorun var” dedi. Oysa asıl kalkması geren artık yer altından gitmesi gereken elektirik telleri idi. Bu arada ben, kavakla ilgili olanları vs. belediyelerle görüşmeleri vs. anlatırken, önce çok rahat ve gözü kapalı cümleleri sıralayan müdürdeki biraz huzursuz durum gözümden kaçmadı. Biraz önce bana bağıran ve tehdit eden bey ise gelip özür dileyerek, “ben de önce durdurmaya çalıştım aslında …” dedi. Şikayeti eski muhtarın oğlu olduğu ve kavağın hemen arkasındaki dükkanda berberlik yapan kişin yaptığı söylendi. O kişi ise bunu reddetmekle beraber çevresindeki bazı destekçileri ile beraber …. İstediğiniz kadar o ağacın aslında onların sağlık güvencesi olduğunu anlatmaya çalışın nafile..

Ben ne yaparsam yapayım o güzelim kavak, incelemeye bile fırsat bulamadan bir anda önce o akasyanın üzerine sonra da boylu boyunca bizim tarafa doğru devrildi.Tabi ben de bu arada arabayı çekmiştim.

Gitmeden önce müdüre de adını sordum ve artık söylenilecek söz ve yapacak bir şey kalmadığından, ben ve o ağacın arkasından gerçekten üzülen duyarlı ve kızgın, kırgın, 1-2 insan bırakarak oradan ayrıldım.

İnternetten biraz araştırdığımda, kendini ağacı inceleyerek, kurumuş olduğundan vs. bir ton gerekçe ile uzman, ziraat mühendisi olarak tanıtan kişinin Anadolu ün. İşletme (Yani anladığım kadarı ile açık öğretim) mezunu olduğunu ve görevinin de gerçekten müdür olduğu gördüm.

Hatta kendisine telefon açarak A.Ü.Açık öğretimin ne zamandan beri ziraat mühendisi mezun etmeye başladığını da sormak istedim ama…

Sonuç olarak yetkili makama getirilen insanların vatandaşı her yönden ne yerine koyduğunu idi.

Akşam oradan geçerken de o akasya ağancın da tamamı ile üst dallarının kesildiğini gördüm.

Artık her geçişte orada olmayan kavak yine de gözüme çarpıyor ve onun için bir şey yapamadığıma üzülüyorum. Bu tek kavak için değil, yeşile, doğaya, korunması gerekenlere karşı yapılan ve kendi değerlerini göz göre göre kendi elleri ile yok eden veya seyirci kalan bilinçsiz kesime karşı duyulan bir üzüntü aynı zamanda.

Z.M. 16.01.2010